AffetmiyorumAffet Raskolnikov!
İçeriye girdiğimde tefeci kadın Alyona Ivanovna, Raskolnikov’un ‘gümüş sigara tabakası’ diye verdiği paketi açmaya çalışırken Raskolnikov’a: “Sanki gümüş değil gibi… Nasıl da sarmalamışsın böyle…” diyordu, gıcırdayan kapının kenarını sağ elimle tutarak onlara baktığımı fark edince ikisi birden bu tarafa baktılar: “Sen de kimsin?” diye sordu Raskolnikov, iki eliyle baltayı havada tutmuş; tam tefeci kadına baltanın arka tarafını indirecekti, zar zor nefes alıyor; sağ omuzu üzerinden şaşkınlık ve hafif korkuyla dolu gözlerle bu tarafa bakıyordu. (Bölüm 6)
“Kapıyı açık unutmuşsun dostum” dedim, başının üzerinde tuttuğu baltaya aldırmadan, “İnsan bir iş yapacaksa önce kapıyı kapatır, ya birazdan bu tefecinin kardeşi Lizavetta gelirse ne olacak, nasıl hukuk okuyorsun sen, bu nasıl suç işlemek?”
“Haklısın da sen kimsin, nasıl girdin?”diye boğuk bir sesle höngürdedi Raskolnikov.
“Bak hala nasıl girdin diyor, kör müsün, kapıyı açık unutmuşsun işte…”
O sırada tefeci kadın, Raskolnikov kapıdan giren gizemli yabancıya baktığı için onun üzerine atılacak gibi olmuştu, gizemli yabancı hemen ileriye atılıp tefeci kadını yakaladı, her geçen an kollarının uyuştuğunu ve güçsüzleştiğini fark eden Raskolnikov, bunu görünce biraz rahatladı, en azından kapıdan giren yabancı onun yanındaydı, tefeci kadını tutmuştu ve kollarını biraz dinlendirebilirdi, baltayı hafifçe öne eğdiği halde iyice indirmeden tefeci kadını tutan gizemli yabancıya doğru dikkatle bakarak:
“Yardım mı edeceksin?”
“Gittiğin yol yol değil dostum, önce bırak şu elindeki baltayı, baltayla suç işlemek: ne kadar da hayvanca, hayvanlar yapmaz zaten bunu, onlara hakaret, Maurice Blanchot al, oku biraz, hangi devirde yaşıyorsun dostum, baltalı ilah mısın sen, doğru düzgün bir şey bulsaydın ya…”
“Ne yapsaydım?
“Önce bir ip getir de şu tefeciyi bağlayalım, koli bandı da olur!”
“Koli bandı mı, o da ne?”
“Tamam tamam, sen bir ip bul şu tefeci kadının dolabından…”
Raskolnikov elindeki baltayı bırakmadan tefeci kadının pencere kenarındaki dolabına doğru gitti, ipe benzer bir elbise askısı bulup, gizemli yabancıya doğru attı, gizemli yabancı tefeci kadının ellerini arkadan bağladıktan hemen sonra bayılan kadını yandaki koltuğun kenarına bırakırken Raskolnikov’a bakarak:
“Bu işi başka yoldan halledelim dostum, böyle giderse sen hem kendini hem de Sonya’yı yakacaksın…”
“Ya ne yapsaydım?”
“Bu işi mafyayla çözeceksin dostum, hazırlıklı geldim, sokağın karşı köşesinde mafyadan Lillipotti Lilonno hazır bekliyor, ona bir işaret yaptık mı buraya gelecek, tefecinin icabına bakacak…”
“Lillilotti mi, o da kim, bu gerçek adı mı?”
“Öyle, senin kadar gerçek diyelim, gerçek ismi Haydar bu arada…”
“Neden bunu yapıyorsun?”
“Çünkü seni gerçek suçla tanıştırmaya geldim.”
“Gerçek suç mu?”
“Gerçek suç dostum, bırak bu Ortodoks romantik suç işleme ayaklarını, mafya devletten de senden de güçlü artık, hayatın değişecek, dünyayı dolaşacağız seninle, o Porfiry Petroviç olacak polis şefi senden şüphelendiğine pişman olacak, gerçek suç estetiğini görecek, katıl bize; hem suç estetiğini öğren, hem de hayatını yakma; bırak bu işleri senin adamların yapsın, sen de hiç kimseye zarar vermeden dolaş ortalıkta, senatörlerle elçilerle yemek falan yersin, dünyayı dolaşırsın…”
AffetmiyorumAffet Raskolnikov! Böyle Napolyon olmak mı? Bir tefeciyi ortadan kaldırırsan, Raskolnikov olarak yapacağın tek şey kendini Raskolnikov olarak içeriye attırmak olur.
Tefeci kadın kendine gelince gizemli yabancı hemen onu omuzlarından tutup Raskolnikov’a bakarak;
“Napolyon olacaksın dostum, hala anlamadın mı, bir tefeciyi ortadan kaldırırsan, Raskolnikov olarak yapacağın tek şey kendini Raskolnikov olarak içeriye attırmak olur, ama bize katılırsan binlerce tefeciden haraç keser, istediğinde onların hepsini ortadan kaldırır ve gerçek bir Napolyon gibi yaşarsın, o baltayı indir artık elinden; başımı döndürüyorsun öyle orada dikildikçe, kadına baltayı indirsen ne olacak, kapıyı da açık bırakmışsın zaten…”
“Hadi baltayı indirmedim diyelim, sonra ne olacak?”
“Bak hala soruyor yahu, dostum sen geri zekalı mısın, kapı açık, birazdan bu tefecinin kızkardeşi Lizavetta içeri girmeyecek mi?”
“Doğru, onu hesaba katmamıştım…”
“Öyleyse çek şu kapıyı hemen…”
AffetmiyorumAffet Raskolnikov! Kapı neden açık, birazdan Lizavetta içeri girmeyecek mi?
Raskolnikov kapıyı kapatıp gizemli yabancıya bakarken:
“Burada mı kalacağız, ya Lizavetta gelirse?”
“O geldiğinde bunu düşünürüz dostum, önce şu tefeci vaziyetini çözelim…”
Tefeci kadın bağıracak gibi oldu, gizemli yabancı hemen dolaptan aşağıya sarkan bir elbise parçasını sol eliyle alıp kadının ağzını bağlarken;
“Etrafa baksana dostum, ne var ne yoksa topla…”
O sırada gizemli yabancının telefonu çalmaya başladı, bunca hengame arasında bu da nereden çıktı, telefonu çıkarıp ışıklı ekranına baktıktan sonra Raskolnikov’a dönerek:
“Annen arıyor dostum, ne diyeyim?”
Gizemli yabancının elindeki ışıklı şeye tuhaf bakışlarla bakan Raskolnikov, bu konuşmadan doğru düzgün hiçbir şey anlamayarak, tedirgin bir sesle:
“Annem mi arıyor, nereden arıyor, o ne?”
“Bunun adı telefon dostum, dün gece bilinmeyen adresler servisinden anneni buldum, kuzenimin kullanmadığı telefonlar vardı, senin ülkede devrimden sonra bir devrim daha olunca kimse bu Motorola’ları kullanmadı, bunlardan ona da bir tane vermiştim, hatta Kardeşin Dunya’da da var, söyle sen önce, ne diyeyim onlara?”
“Ne bileyim, annemin sesi mi o gelen…”
“Amma soru soruyorsun dostum, sen ne var ne yok topla o halde, Rasko şu an derste, iki saat sonra arayın diyorum,” sonra telefonu sol kulağına doğru götürüp açma düğmesine bastıktan sonra:
“Merhaba hanımefendi, demek öğrendiniz bunları, zor değil bu meretlerle konuşması, sizin o telefonda helikopter oyunu da olacaktı, ayarların altından bakarsınız, şu an dersteyiz Rasko’yla, iki saat sonra görüşelim mi, yok Razumihin kafede şu an, o bu dersi almıyordu, Suç Hukuku dersi, biraz sıkıcı ama ne yaparsınız, sesimi fazla yükseltemem, telefon yasak derste, gerçekten mi, demek Dunya’nın talibi çıktı, evlendirmek istiyorsunuz, bunu hemen iletirim…”
Şaşkınlıkla ona doğru atılan Raskolnikov’un sağ kolunu tutarak:
“Tamam yarım saat sonra da olur, siz aramayın fazla yazmasın, biz dersten çıkınca sizi ararız…”
Telefonu kapattıktan sonra Raskolnikov’a bakarak:
“Kızkardeşin Dunya’yı evlendiriyorlarmış moruk, bu nasıl bir dünya yahu, hem de kiminle biliyor musun?”
Raskolnikov hiddetten deliye dönmüştü, kendini zor zapteden bir sesle:
“Kiminle evlendiriliyormuş?” diye sordu, sonra hiddet dolu gözlerle koltukta ona doğru bakan tefeci kadına doğru bakmaya başladı.
“Bunu sonra konuşalım, Haydar abiyi çağırıyorum şimdi, şu tefeciyi halledelim, birazdan Lizavetta gelecek zaten, burada kapana kısılıp kalmayalım…”
Tekrar telefonuna uzanır, kadife perdelerin aslı olduğu pencere kenarına gidip sokağın köşesine doğru bakarken:
“Alo Lillipotti, tamam Rasko öneriyi kabul edecek, sen kimseye görünmeden yukarı çık, kimseye görünmeden bir yolunu bul, buraya gel, olur onu da hazırla, dikkat et; alt katta boyacılar var…”
(Devamı Var )
AffetmiyorumAffet Raskolnikov! Alttaki şüphe unsurlarını izle azizim, sonrasında kısa bir dedektiflik çözümlemesi yapacağız.

Suç ve Ceza İngilizce Baskı

Dostoyevski’nin Taslakları, Raskolnikov, Suç ve Ceza

Dostoyevski’nin Taslakları, Raskolnikov ve Svidrigailov, Suç ve Ceza

Dostoyevskaya metro istasyonunda Suç ve Ceza’dan sahneler

Dostoyevskaya metro istasyonunda Suç ve Ceza’dan sahneler2

Dostoyevski’nin çocukluğunun geçtiği evin misafir odası. “Babamın meşgul olmadığı akşamlarsa evde birimiz yüksek sesle kitap okurdu ve herkes dinlerdi.”

Dostoyevski Omks`taki koğuşunda

“Hava kararınca bakıcımız gelirdi. Annem hep bazı işlerle meşgul olurdu. Bakıcımızsa bize türlü hikayeler, masallar anlatırdı. Bazen dört kardeş o masaya otururduk ve bize ders yaptırırdı. Bazı akşamlar annemle babam iade-i ziyaret için bir yerlere giderlerdi. Ev bize kalır, dört kardeş kör ebe oynar, şarkı söyler, dans ederdik. “

Dostoyevski`nin çalışma odası
AffetmiyorumAffet Raskolnikov! Rasko’nun İzinde Dosya 6, Ek:1
“Temmuz başlarında çok sıcak bir gün, akşama doğru, genç bir adam “S” sokağındaki bir pansiyonda kiraladığı küçük odasından çıktı ve ağır, kararsız adımlarla “K” köprüsüne yöneldi.” Bu K. köprüsü de neresi? Ona yardım etmeliyim yoksa gidip bir tefeci kadını vuracak sonra yok suç psikolojisi yok suçlu gizlenmesi derken kendini ele verecek, kendinin de Sonya’nın da başını yakacak, Sibirya’da sekiz yıl ceza çekmenin ne gereği var…
Soğuk ve yağmurlu bir geceydi, Raskolnikov’u bulmak zordu, Dostoyevski onun yaşadığı yer olan St. Petersburg ve K. köprüsü isimleri dışında neredeyse hiçbir ayrıntı vermemişti….K. köprüsü mü, canına yandığım, böyle köprü ismi mi olur Dosto?
Şimdi Raskolnikov’un yaşadığı yeri nereden bulacağım, bilinmeyen numaraları aradım önce: bütün profesyonel dedektiflerin yaptığı gibi, telefonda yarım saat bekleten; sekiz defa Mozart’ın Eine Kleine Nachtmusic’inin girişini dinleten görevliye epey sinirlendim, “en azından Bach olabilirdi aralarda,” dedim, en azından kendi kendime soru cevap yapar dururdum…Profesyonel araştırma yöntemlerinden pek bir şey çıkmayınca her profesyonel dedektifin yaptığı gibi amatör yöntemlere başvurdum: Rusça bilen bir sevgili tavladım ve ondan destek aldım.
Yaptığım Rus dili araştırmaları sonrasında Anna Grigorievna (Dostoyevsky’nin karısı)’nın mektuplarının birer kopyasına ulaştım. Dilersen sana ulaştırırım.
Oradaki şöyle bir açıklama notu epey ilgimi çekti dostum Modi, sana aynen aşağıda aktarıyorum:
“S-у” Элли становится “Столярный”; и “К-п” Мост становится “Кокушкин.”
Elbette sen de hiçbir şey anlamadın bu Rus alfabesinden, sonra Rus dilinde okuyan Sella’yı aradım, o da bu Rusça’nın çok ileri düzey bir Rusça olduğunu, anca master yaptıktan ve 6 yıl Rusya’da yaşadıktan sonra… bu günlük dile hakim olabileceğini söyledi, öylece afallamış kalmıştım.
Ya şimdi ne yapacağım?
Birden aklıma Rus sevgilim geldi, hemen ona gizli bir posta ile sadece bu kısmı ulaştırdım, Sella’nın dediği gibi çok ileri düzey bir Rusça olmuş olacak ki, sevgilim Olga yarım günde hemen cevap verdi, bunun İngilizce’sini hatta yanında da St. Petersburg kışlık sarayı’nın bir heykelini ve sular kesilirse içersin diye de on şişe votka gönderdi.
İşte o gizemli mektuptaki Rusça kelimelerin bire bir İngilizcesi:
Varan 1:
“S-y” Alley becomes “Stolyarny;” and “K-n” Bridge becomes “Kokushkin.”
Buradan da anladığın üzere Dostoyevsky’nin karısı Anna Grigorievna’na meraktan çatlamak üzereymiş, en sonunda bunu sormuş ve bir köşeye bunu yazmış, şöyle diyor:
“S-y” Alley “Stolyarny” olur ve “K-n” Köprüsü “Kokuşkin” olur.
İşte, doğru iz üzerindeyiz dostum Modi, neden, çünkü bu ikisinden de St.Petersburg’da birer tane var,
O köprüyü bulmak epey zor oldu elbette, buradan yola çıkınca, genelde adres sorduklarım ‘Dümdüz gidin, ileride sağda olacak’ dedi ama kimse yerini tam hatırlamadı. Yılmadan araştırmama ve aramama devam ettim ve en sonunda buldum. İşte o köprü: КОКУШКИН МОСТ – KOKUŞKİN KÖPRÜSÜ
İşte, üst düzey dedektif teknikleri kullanarak, müze bekçisine iki şişe votka alarak bu fotoğrafın bugünkü haline de ulaştım, o da burada:

КОКУШКИН МОСТ – KOKUŞKİN KÖPRÜSÜ-2
Varan 2:
Stolyarny sokağını da üst düzey tekniklerimizle bulduğumuza göre, Raskolnikov bu Kokuşkin Köprüsü’ne (Ortadaki Griboedov Kanalı bu arada ), bu ortadaki kanalı geçerek doğruca ulaşabiliyor.
Varan 3: Bunu da çözdüğümüze göre geriye bu herifin kaldığı binayı bulmak kalıyor.
Bu köprüden biraz geriye gidersek azizim, Raskolnikov’un Stolyarny ve Grazhdansky Streets’in köşesinde yer alan bir bina da tam şurada aşağıda. Burada tarif edilene uygun çatı katı dairesinin olduğunu ve Rasko’nun burada küçük bir dairede yaşadığını anlayabiliriz.
Hatırlarsan Raskolnikov’un küçük bir odasında kaldığı pansiyonun ‘S…’ sokağında olduğu geçer: “Beş katlı yüksek bir evin çatı katıydı ve odadan çok bir dolabı andırıyordu.” O de ne?
Bu bina Dosto’nun yaşadığı bina değil mi?
Bu çözümlemeden sonra diyebiliriz ki, zanlı Raskolnikov Dosto’nun kaldığı binadaydı ve bu odalarından birinde yaşıyordu.
O halde Dosto ona bu işte yardım etmiş, ona yardım ve yataklık etmiş, onun suçlarını gizlemeye çalışmıştı.
Dostoyevski’nin ismini “S.” sokağı olarak verdiği yer, köşedeki evin diğer sokağı olan Stolyarny.
Anna Grigoriyevna Ekim 1866’da bu binaya dair izlenimlerini şöyle anlatıyor: “Bina, çok sayıda küçücük dairelerden oluşan kocaman bir binaydı. Esnaf ve tüccar takımı otururdu bu dairelerde. Binaya girer girmez Raskolnikov’un oturduğu evi hatırlatmıştı.”
İşte suçlunun yaşadığı bina:
İşte böyle aziz dostum Modi, şimdi bu bahse burada ara veriyorum, çünkü sınırötesi bir operasyona gitmem gerekiyor, görüşmek üzere, resim yapmaya devam et olur mu, Jeanne burada, sana selamları var, yakında geleceğini söyledi…
Bu arada analiz etmen için sana Rusça bir metin gönderiyorum, bir daha ki sefere bunun üzerinden gidelim, umarım Olga kısa zamanda şifresini çözer:
Описание комнаты Сони Мармеладовой в романе “Преступление и наказание” Соня Мармеладова (Сонечка) – главная героиня романа “Преступление и наказание” Достоевского. Анализ романа “Преступление и наказание” невозможно представить без анализа персонажа Сони Мармеладовой. Важную роль в анализе романа играет описание комнаты Сони Мармеладовой. Жилище Сонечки является как бы продолжением бедной, тяжелой жизни Сони. Но при этом комната Сони также является отражением ее светлой личности. Соня Мармеладова вынуждена жить отдельно от своей семьи (семьи Мармеладовых), так как Соня вынуждена зарабатывать “непристойным занятием”. Ей неприлично было оставаться в квартире ее семьи. Соня проживает на третье этаже, в квартире № 9. Она снимает комнату в квартире портного Капернаумова. Описание комнаты Сони Мармеладовой “…Она прошла в третий этаж, повернула в галерею и позвонила в девятый нумер, на дверях которого было написано мелом: „Капернаумов портной“… “…к дому на канаве, где жила Соня. Дом был трехэтажный, старый и зеленого цвета…”
“…в углу на дворе вход на узкую и темную лестницу…” “…Сонина комната походила как будто на сарай, имела вид весьма не правильного четырехугольника, и это придавало ей что-то уродливое. Стена с тремя окнами, выходившая на канаву, перерезывала комнату как-то вкось, отчего один угол, ужасно острый, убегал куда-то вглубь, так что его, при слабом освещении, даже и разглядеть нельзя было хорошенько; другой же угол был уже слишком безобразно тупой. Во всей этой большой комнате почти совсем не было мебели. В углу, направо, находилась кровать; подле нее, ближе к двери, стул. По той же стене, где была кровать, у самых дверей в чужую квартиру, стоял простой тесовый стол, покрытый синенькою скатертью; около стола два плетеных стула… …небольшой, простого дерева комод, как бы затерявшийся в пустоте. Вот все, что было в комнате. Желтоватые, обшмыганные и истасканные обои почернели по всем углам; должно быть, здесь бывало сыро и угарно зимой. Бедность была видимая; даже у кровати не было занавесок.”
Bölüm 6 AffetmiyorumAffet Raskolnikov!
Bölüm 7 AffetmiyorumAffet Raskolnikov! Ve o balta:
Bölüm 8 AffetmiyorumAffet Raskolnikov! Ve o rehin kutusu:
Bölüm 9 AffetmiyorumAffet Rakolnikov! Ve Lizaveta Ivanovna:
Hi everyone, it’s my first go to see at this web page,
and article is genuinely fruitful in favor of me, keep up posting such
posts.
I love your blog.. very nice colors & theme. Did you design this website yourself or did you hire someone to do it
for you? Plz answer back as I’m looking to design my own blog and would like to know where u got this from.
appreciate it
I pay a quick visit each day a few web sites and websites to read content, but this web
site presents quality based articles.